Akciğer Kanserinin Tedavisinde 3 Önemli Gelişme

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, akciğer kanserinin tedavisinde çığır açan gelişmeleri anlattı; önemli uyarılarda bulundu.

Akciğer Kanserinin Tedavisinde 3 Önemli Gelişme
22 Kasım 2021 - 10:20

İmmünoterapi

İmmünoterapi; vücutta bağışıklık hücrelerinin uyarılarak kanser hücrelerini tanıması ve ortadan kaldırması esasına dayalı bir tedavi yöntemi. Bağışıklık sistemi elemanlarından olan makrofajlar, NK hücreleri ve T lenfositleri gibi hücrelerin aktifleştirilmelerini sağlayan immünoterapi, temelde kişinin bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi amacıyla uygulanıyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, günümüzde immünoterapide en çok kullanılan ilaçların bağışıklık kontrol noktası inhibitörleri (baskılayıcılar) olan antikorlar olduğunu belirterek, şöyle devam ediyor:  

“Kontrol noktası inhibitörleri, yani antikorları günümüzde birçok kanserde önemli iyileşme sağlayan ve kullanımı gittikçe yaygınlaşan ilaçlardır. Bu özel moleküller bağışıklık sistemindeki doğal fren mekanizmasını ortadan kaldırarak, kanserli hücreyi tanıyan ve saldıran T hücrelerinin aktivasyonunu sağlıyorlar. Moleküller bağışıklık sisteminin kanserli hücrelere saldırmasını durduran ‘kontrol noktası proteinlerini’ bloke ederek etki gösteriyorlar” 

 

Kemoterapi

Kemoterapi; kanser hücrelerinin büyümelerini ve çoğalmalarını önleyerek onları hasara uğratan bir tedavi yöntemi. Hızlı çoğalan hücreler kemoterapi tedavisiyle yok oluyorlar. Günümüzde kemoterapi uygulamalarında yan etkileri destek tedavilerle önlemek mümkün oluyor. Bulantı, kusma, kan değerlerinde düşme gibi yan etkiler bu şekilde önlenebiliyor. Prof. Dr. Özlem Er, küçük hücreli akciğer kanserinde kemoterapi yönteminin tedavinin en önemli parçası olduğunu vurgulayarak, “Bunun nedeni ise kemoterapinin küçük hücreli akciğer kanserinde hızlı çoğalan hücrelerde etkili olması ve yaygın hastalıkta kemoterapi ile immünoterapinin birlikte uygulanması. Bu yöntemlerde oldukça başarılı sonuçlar alınıyor” diyor. 

 

Hedefe yönelik tedavi

Hedefe yönelik tedavi “akıllı ilaçlar” olarak bilinen yöntem. Kanser hücrelerinin büyümelerini ve çoğalmalarını sağlayan hedefler saptanarak, bu özel moleküllerle hücre büyümesi durduruluyor. Bu sayede normal hücrelerde oluşan yan etkiler en aza indirgeniyor. Hedefe yönelik tedaviler özellikle küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde tümörün genomik, bir başka deyişle hücrenin moleküler düzeyde özelliklerine göre düzenleniyor. Hücrede EGFR, ALK, ROS, BRAF, MET, RET diye adlandırılan 10’dan fazla hedef test edilerek, uygun molekül saptanıyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, “Moleküler özelliğine göre tedavi seçimi sayesinde, hem erken evre hem de ileri evre akciğer kanserinde tedavinin etkinliği yüksek, yan etkisi az oluyor ve hastaların yaşam süreleri belirgin oranda uzuyor” diyor. 

Akciğer kanserinin en önemli nedeni, yüzde 90’ından sorumlu olan sigara! Sigaraya başlama yaşı ne kadar erkense, akciğer kanserinin gelişme riski de o oranda artıyor. Akciğer kanseri ileri evrelerde saptandığında hızlı ilerleyen bir hastalık. Bu nedenle erken tanısı yaşamsal öneme sahip. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, düşük doz radyasyonlu bilgisayarlı tomografi tetkikinin akciğer kanserinin erken tanısında etkin ve riski en az yöntem olduğuna işaret ederek, “20 yıl boyunca günde bir paket veya daha fazla sigara içmiş olan 50-77 yaş arasındaki kişiler, halen içmekte olanlar ve 15 yıldan daha kısa süre önce sigarayı bırakanlar, risk grubunu oluşturuyor. Erken tanı için risk grubundaki kişilerin yılda bir kez düşük doz bilgisayarlı akciğer tomografisi ile mutlaka taranmaları gerekiyor” diyor. 

YORUMLAR

  • 0 Yorum