Eko-anskiyete yetişkinler kadar çocuk ve gençleri de etkiliyor
Tüm dünyada yaşanan çeşitli afetler, bireylerde eko-anksiyetenin gelişmesine neden oluyor. İklim değişikliği sonucunda dünyanın durumundan endişe edilmesi anlamı taşıyan eko-anksiyete, en az yetişkinler kadar çocukları ve gençleri de etkiliyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt, konuya ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt, öncelikler son yıllarda hem tüm dünyada hem de ülkemizde yaşanan yangın, kasırga, sel gibi felaketleri düşündüğümüzde, iklimdeki değişikliğin yarattığı tehdidin çok daha görünür hale geldiğini belirterek, çocuğun bu konudaki kaygısı ile ilgili konuşulmasını, ailecek yapılabilecekler konusunda paylaşım yapılmasını önerdi. Gökçe Vogt, özellikle günümüzde yayımlanan bilimsel raporlarda sıcaklığın artmasının gezegenimiz üzerinde nasıl etkileri olacağına dair senaryolar sunulduğunu dile getirerek, bu olumsuz etkilerin yalnızca gezegenimizdeki biyo çeşitlilik üzerinde değil, aynı zamanda insanlar üzerinde de olduğunu belirtti. Tüm bunların göz önünde bulundurulduğunda, insanların iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin daha fazla farkına varmakta olduklarına dikkat çeken Gökçe Vogt, maalesef bu farkındalığın, onlara endişe, sıkıntı, öfke, umutsuzluk gibi duygusal tepkileri beraberinde getirdiğini açıkladı.
Eko-anksiyete “bozukluk” olarak kabul edilmiyor
Uzman Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt açıklamalarının devamında, eko-anksiyetenin bir bozukluk olarak kabul edilmediğine de vurgu yaptı. Amerikan Psikoloji Derneği tarafından "kronik çevresel kıyamet korkusu" olarak tanımlanan eko- anksiyetenin, kişinin yaşanılan iklim değişikliği sonucunda dünyanın gidişatına dair sürekli endişe duyması olduğunu, bireyin, aslında iklim değişikliği karşısında düşük düzeyde kaygı hissetmenin stresli bir gerçeklik karşısında verilen normal bir tepki olduğunu dile getiren Gökçe Vogt, bu gerekçeyle eko anksiyetenin bir “bozukluk” olarak kabul edilmediğini aktardı. Gökçe Vogt, ancak diğer taraftan, eko-anksiyete yaşayan kişilerde günlük yaşantılarını kısıtlayabilecek yoğunlukta mutsuzluk ve endişe, suçluluk duygusu, iklim değişimine dair tekrarlayıcı düşünceler, uyku sorunları, iştahta değişiklikler, dikkati sürdürmekte güçlük görülebildiği bilgisini paylaştı.
İklim değişikliğinin çocukların ve gençlerin sağlığı ve gelecekleri üzerinde önemli etkileri bulunduğunu dile getiren Gökçe Vogt, yetişkinlerde eko-anksiyete üzerine yapılan araştırmalar arttığını ancak gençlerin ve çocukların iklim değişikliğine dair farkındalıklarını nasıl deneyimledikleri hakkında çok az şey bilindiğini söyledi ve “Ancak yapılan araştırmalar özellikle çocukların ve gençlerin eko anksiyete hissetme açısından riskli olduklarını ortaya koymaktadır” diye konuştu.
Gökçe Vogt, açıklamaları esnasında ebeveynlerin çocuklarının iklim değişikliği ile olan ilişkilerinde önemli bir rol oynadığına dikkat çekti. Vogt, şu ifadeleri kullandı:
“Unutmayın ki çocuklar ve gençler anlam veremedikleri olaylar karşısında yoğun kaygı hissetmektedirler. Her ne kadar iklim değişikliğinin etkilerine dair dürüst açıklamalar yapmak kolay olmasa da çocuğunuz hangi yaşta olursa olsun onunla gerçekleri konuşmanız gerekmektedir. İlk olarak bu konuyu çocuğunuz ile konuşmak gerekmektedir.”
Sosyal medya yaşamımızın her alanında
Günümüzde sosyal medyanın çocukların ve gençlerin yaşamlarında her alanda yer aldığını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt, “Çocukların ve gençlerin medyada iklim değişikliğine dair olumsuz haberlere maruz kalmaları ruh sağlıklarını olumsuz yönde etkilemektedir. Ancak diğer taraftan iklim değişikliğine dair yapıcı bir haber ruh sağlıklarını olumlu yönde etkilemektedir. Ek olarak sosyal medyada çocuklar ve gençler iklim değişimine dair kendi seslerini duyurma imkânına erişmektedirler” dedi.