"Türkiye'nin Demokrasi İnşasında Kadınlar Nasıl Bir Rol Oynayacak?"
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Gülseren Onanç'ın öncülüğünde düzenlenen 'Türkiye'nin Demokrasi İnşasında Kadınlar Nasıl Bir Rol Oynayacak?' başlıklı toplantı, feminist sivil toplum örgütleri ve kadın hareketi temsilcilerinin geniş katılımıyla gerçekleşti. Toplantıda siyasal süreçlerde yer alabilmek üzere yapılması gerekenler konuşuldu.
Toplantı sonunda yayınlanan bildiride; “Bir araya gelen bazı kadın hakları savunucuları olarak bizler demokrasinin geleceğinin konuşulduğu bu günlerde siyasal süreçlerde yer alabilmek için yapılması gerekenleri konuşmak, ortak bir yol haritası oluşturmak ve çok geniş çevrelere sesimizi duyurmak için ne yapmalıyız sorusuna yanıt arıyoruz. Bu toplantının bir başlangıç olmasını umuyor ve burada konuşulanlara ülke çapında katkı ve destek oluşturularak harekete geçilmesi çağrısında bulunuyoruz” denildi.
Toplantı sonunda yayınlanan açıklama şöyle;
Dünyada kutuplaşmanın, militarizmin ve savaşların gündemi belirlediği bir ortamda yaşıyoruz. Türkiye'de ise hükümetin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının yanı sıra, her türden eşitliği savunmaktan vazgeçme, kadın haklarını koruma ve cinsiyet eşitliğini uygulamada ciddi bir oranda geri gidiş yaşanıyor. Bu duruma hiçbir politik aktörün karşı çıkamayışı, yükselen kadın yoksulluğunun görünmezliği ve siyasal İslam'ın kadın haklarını gasp etmeye yönelik hamleleri karşısında sessiz kalma ve sürece itiraz eden kadın örgütlerine yönelik kapatma davaları ile karşı karşıyayız.
Bu durumu gündemine alıp çözümler önermesi beklenen muhalefet partileri ve 6'lı masayı oluşturan siyasal aktörler, hızla artan kadın hakları ihlallerine karşı çözüm sunan bir yol haritasını bugüne kadar ortaya koymadılar. 6'lı muhalefet dışındaki parti ve hareketler henüz netleşmiş bir tutum ortaya koymadılar. 6'lı muhalefetin mevcut tutumu ise, asıl olarak bu konudaki olası çözümler için “iktidar değişikliğini bekleyin” şeklinde. Muhalefet stratejileri kararlaştırılırken de kadın hakları hareketinin politik gündemini içermeye yönelik bir adım görmüyoruz.
Bu koşullarda aşağıdakileri savunacağımızı bildiriyoruz:
Türkiye'de siyasal partilerin yıllardır açıkça dile getirdikleri kadınları içerme taahhütlerine ve bazı partilerdeki mevcut cinsiyet kotalarına rağmen, eksik temsil edilen cins olarak kadın oranının TBMM'de %17'yi bile geçemediği çok açıktır. CEDAW'da yer alan ve altına imza atılmış taahhütlerde erkek egemen bir kurumsal yapının kadınları da içerecek şekilde dönüşmesi için, “kritik eşik” dediğimiz, her bir cinsiyetin en az %40 olması şartı dahi gerçekleşmiş değildir. Mevcut durumda sadece cinsiyeti kadın olanların içerilmesindeki başarısızlık söz konusu değil. Ayrıca kadın haklarını korumaya ve geliştirmeye yönelik temel politika ve stratejiler de, muhalefet partilerince içselleştirilip parti yapılarında kurumsallaştırılmıyor ve ciddi direnç görüyor. Yıllardır, altına imza atılan siyasi belgelerde cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmenin olmazsa olmazları olarak tanımlanmış “kadın hakları siyaseti”, aktörleri, stratejileri, politikaları, bir bütün olarak siyasal gündemi, siyasal partilerce yeterince rağbet görmüyor. Bu konuda evrensel standartlar olarak önerilen kota, kadın aday havuzu hazırlama, eşbaşkanlık, siyasal partilerin içinde kadın politikacıların güçlenmesini sağlayacak özel kurumsal yapılar oluşturma gibi çözümler üzerine kafa yorulmuyor. Bu önerilerin bir kısmını uygulayarak kadınları politikaya taşımada başarılı olmuş HDP gibi örnekler de, başka siyasal gerilimlerin varlığı nedeniyle görmezden geliniyor ve partiler arası bir siyasi rekabet konusu olamıyor. Bu nedenle kadın hareketinin eşit temsil, fermuar sistemi gibi taleplerinin ve bu taleplerin hayata geçirilmesi gereken uygulamaların tüm partilerin artık ortaklaştığı bir ilke olmasını talep ediyoruz.
Ülkedeki kazanılmış haklara yönelik fiili ve ideolojik saldırılara feministler, kadın ve LGBTİ hakları aktivistleri olarak itiraz etmek ve her kesimden kadınları kendi gücümüzle aday göstermek için ciddi bir baskı grubu oluşturalım ve bir yol haritası çizelim istiyoruz.
Bu süreçte kadın hareketinin geçmişten gelen eksiklerini ve hatalarını da konuşarak, geleceğe yol gösterecek dersler çıkartalım istiyoruz. Kadın örgütleri olarak sadece biyolojik olarak kadınların seçilmesini değil -ki en az %40 kadın her erkek egemen yapıyı dönüştürmenin şartıdır- kadın hakları için şimdiye kadar mücadele etmiş her türden deneyimli kadının da siyasal karar konumlarına seçilmesini istiyoruz.
Bugüne kadar cinsiyet eşitliğinden yana olan erkeklerin sessizce kenarda kalmasını izledik ve yan yana gelerek daha çok güçlenmeyi örgütleyemedik. Şimdi bunu acilen değiştirmek gerekiyor. Kadın hakları siyasetini savunurken erkeklerin desteğini de yanımıza alalım ve karar verici siyasi aktörlerin görüşlerinin eşit temsil yönünde dönüştürülmesi ve bu fikrin hayata geçirilmesi için bu erkeklerin daha aktif çalışmasının zamanının geldiğini hatırlatıp daha çok ortak çalışma örgütleyelim istiyoruz.
Olası cumhurbaşkanı adaylarının kadın haklarını koruma konusundaki taleplerimizi dile getirmesini ve sahiplenmesini istiyoruz. Her tür muhalefetin başkanlık rejimi yerine demokratik bir rejim getirmek için kadınların desteğine ihtiyacı var. Unutmayalım ki İstanbul Sözleşmesini savunanların oranı bu ülkede %60 ve biz bu desteği siyasal güce çevirelim istiyoruz.
Siyasal partilerin erkeklere göre şekillenmiş kurumsallaşma modelleri değişsin, kadın deneyimlerine yaslanacak siyaset yapma yolları güçlensin istiyoruz.
6'lı muhalefet masasının sadece başkanlık rejimini değiştirmeye odaklanan bir hedefi var. Bu anlamlı ama kısa vadeli ve ciddi hak ihlalleri yaşayan kadın seçmene yeterince umut vermeyen bir bakış açısı. 6'lı muhalefet birbirine ters düşmemek için kendi arasında kadın sorununu konuşmuyor. Saadet Partisi istedi diye İstanbul Sözleşmesi'nin iptaline karşı çıkılmıyor; sadece iktidara gelirsek biz yeniden uygulamaya koyacağız deniyor. Bu yeterli değil.
Kadın hareketi, başta cinsler arası eşitlik savunucusu erkekleri ve çok geniş ve farklı toplum kesimlerini ortak bir siyasi gündem oluşturmaya çağırmalı.
Siyasi güç oluşturmak için erkek egemen yapılara destek veren, sağa yatarak seçim kazanmaya çalışan siyasi aktörleri gerçek dışı umutlara kapılarak desteklemek yerine, ülkenin her yerinden güçlü, mücadeleci ve kadın hakları savunucusu kadınlara ve kadın hakları dostu erkeklere yer açacak siyasi aktörleri muhatap alalım.
Kadın hareketinin başarılarını, zaferlerini ve gücünü öne çıkartarak strateji ve görünürlükler oluşturalım.
Özellikle mevcut siyasi durumdan hiç umudu olmayan ama ilk seçimde oy kullanacak 7 milyon gencin yarısının kadın olduğunu ve tümünün cinsiyet eşitliği beklentilerinin çok yüksek olduğu gerçeğini unutmayalım ve bu gençlerin “yeni siyaset beklentileri” içinde kadın hakları siyasetinin doğru bağlamlarda yer almasına çalışalım.
Siyasal partilerin içinde, karar konumlarında yer alan, eşitlik ve kadın hakları dostu erkek politikacıları bir araya getiren ve destek vermelerini sağlayan çalışmalar yapalım.
Demokrasinin geleceğinin “kimlik siyaseti” temelinde değil, “eşit hak, eşit temsil, eşit özgürlük” temelinde gelişeceği gerçeğini unutmadan atılması gereken adımları birlikte atalım.
Yerel siyaset düzeyinde yerel lider kadınlara, kadın muhtarlara, seçmen desteği sağlayacak güçlü kadın hakları savunucusu kadınlara destek olacak çalışmalar yapalım.
Siyasal partilere, açık yanıt istediğimiz sorular hazırlayıp, gönderelim.
Somut ve çarpıcı kadın ve LGBTİ hakları ihlalleri davaları takip edilirken örgütlü, kitlesel katılıma destek vererek, sayısal gücümüzü gösteren kampanyalar hazırlayalım.
Kadınların gücünü ve görünürlüklerini artıracak medya kampanyaları hazırlayacak dostlarımızı desteğe ve yardıma çağıralım.
Toplantıya Katılanlar; SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç, Prof. Dr. Serpil Sancar, Prof. Dr. Ayşe Ayata, Prof. Dr. Feride Acar, Prof. Dr. Fatmagül Berktay, EŞİK ve EŞİTİZ adına Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu, Kadın Koalisyonu adına avukat Canan Arın, bağımsız feminist Prof. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver, KAGİDER Başkanı Emine Erdem, Ben Seçerim Kurucu Başkanı Nilden Bayazıt, Ben Seçerim Program Koordinatörü Doç. Dr.Özlem Kaygusuz, siyasal iletişim danışmanı Gülfem Saydan Sanver, gazeteci Meral Tamer, İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü (IstanPol) Genel Direktörü Seren Selvin Korkmaz, siyaset danışmanı Hilal Dokuzcan, Marjinal Porter Novelli Ajans Başkanı Asuman Bayrak, iletişimci Necla Zarakol, iletişimci yazar Ayşen Şahin, akademisyen Ayşe Yorgancıoğlu, Av. Hülya Gülbahar (Mazeretli)