CHP'li Sındır, "Devlet adabında kabul edilemez"
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu, tüm hızıyla devam ediyor. CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, 2023 Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuştu. Sındır, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katılımıyla İzmir’de gerçekleşen toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in davet edilmemesinin devlet bürokrasisi, hiyerarşisi ve adabında kabul edilemez olduğunu vurguladı.
11 Kasım 2022 - 12:33 - Güncelleme: 11 Kasım 2022 - 12:37
CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunda konuştu. Sındır, kirlenen doğal varlıklarımıza dikkat çekerek, 20 yıllık AKP iktidarı boyunca toplamda yapılan 81773 başvuru içerisinde verilen ÇED olumsuz karar sayısının sadece 24 olduğunu ve Aliağa’ya kurulmak istenen Cüruf Bertaraf Tesisine halkın tepsini komisyonun gündemine taşıdı.
“Yüzey suları yüzde 80’e varan oranla kirleniyor”
Sındır, konuşmasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ortaya koyduğu hedeflere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kirlenen doğal varlıklarımıza da vurgu yapan Sındır, su varlıklarının, yer altı sularının, toprağın, havanın sürekli kirlendiğini, yapılan bilimsel araştırmaların ülkemizde de ilgili kamu kuruluşları değerlendirmelerinin, TÜİK ve buna bağlı istatistiklerin bu gerçekleri önümüze koyduğunu söyledi. Yüzey sularının neredeyse yüzde 80'e varan oranda kirlendiğini belirten Sındır, “Maalesef sağlıklı içme suyu bile arar olduğumuzu söyleyebilirim. Orman alanlarımızın, tarım alanlarımızın, meralarımızın çeşitli yasal düzenlemelerle AKP iktidarı döneminde madencilik, sanayi, enerji, turizm tesisleri, konut ve çeşitli faaliyetlere açılarak yok olmaya itildi, itilmeye devam ediyor. Sayın bakan; 2023 yılında 81 milyon metrekare millet bahçesi öngörünüz var ancak 2024 ve 2025’te bu alan hedefiniz “sıfır”. Anlaşılan, 2023'te millet bahçesi projeniz son buluyor. Hazırlanan kırsal konut projeleri hedeflenen sayılarında da durum aynı. Köy konutlarında 2023'te 490 proje hedef öngörünüz var ama 2024, 2025'te bu hedef yine “sıfır”. Bu yıllara yönelik Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın herhangi bir öngörüsü, hedefi yok anlaşılan. Ya da nasılsa seçim 2023’te, seçimden sonra da bunlara gerek yok diye mi düşünüyorsunuz” diye konuştu.
Sındır konuşmasının devamında, AKP iktidarı süresince verilen ÇED raporlarına ve ÇED raporu İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu hakkında değerlendirmeler yaptı. 2002'den bugüne verilen ÇED olumlu karar sayısının Türkiye'de 3 bin 117, ÇED gerekli değildir karar sayısının da 28 bin 944 olduğu bilgisini veren Sındır, “AKP iktidarı boyunca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ÇED olumsuz karar sayısı ise toplam 81773 başvuru içerisinde sadece 24. 20 yıl boyunca sadece 24 başvuruya ÇED olumsuz kararı vermişsiniz sayın bakan” dedi.
Yani 80 binin üzerinde başvurudan bahsedildiğine açıklık getiren Sındır, şu şekilde devam etti:
“ÇED gerekli kararı da 729. İnceleme Denetleme ve Değerlendirme Komisyonuna (İDK) giden 3 bin 982, halkın katılım toplantısı ise 4 bin 686. Bakın, bir İDK toplantısından çıkan karar ne diyor; “…. tesisi projesiyle ilgili olarak hazırlanan ÇED raporu İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından incelenerek son şekli verilmiş olup..." Sayın Bakan, böyle bir İDK raporu olabilir mi? İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunun görevi ÇED raporuna son şeklini verip onun önünü açmak mıdır, sayın bakan? 2009/7 sayılı bir Genelgeyi hala uyguluyorsunuz. Bu Genelge uyarınca: ‘ÇED raporu mahkemelerce iptal edilen projelere, mahkeme kararıyla iptal edilmiş olsa da, yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olsa da, eksiklikler yeniden değerlendirilerek İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunca değerlendirilir ve gerekli ÇED yine verilebilir.’ hükmünü taşıyan ve 2009 yılından beri maalesef uygulanan bir Genelge. Mahkemeyi arkadan dolanmak, mahkemeleri yok saymak ‘Mahkeme kararlarını acaba nasıl aşabiliriz?’in bir Genelgesi ve bunu hâlâ uyguluyorsunuz.”
İzmir'de Aliağa'da ağır sanayi kirliliğinin artarak devam ettiğini dile getiren Sındır, 1960 yılına kadar tarım alanı olarak tanımlanan bölge ağır sanayi bölgesi ilan edildiğini, Aliağa'daki faklı sektörlerdeki ağır sanayi kuruluşlarının ne yazık ki bölgede havanın, suyun, toprağın kirlenmesine ve canlı yaşamın olumsuz etkilenmesine neden olduğunu belirterek, “Böylesi büyük çevresel kirlilik yükü olan bölgeye kapasitesi dolmasına rağmen halen yükleniyorsunuz. Son olarak, Aliağa'ya yapılmak istenen Batı Ege ve Güney Marmara Endüstriyel Atık, Cüruf Bertaraf Tesisi için ÇED olumlu kararı verildi ve bölge halkı bunu istemiyor. İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Çanakkale, Balıkesir, Bursa illerindeki metal fabrikalarından çıkan 3 milyon 138 bin 573 ton atık, cüruf Aliağa'da birikecek. Daha önce Almanlarla, Ege Üniversitesinin ortak yaptığı bir araştırmada Aliağa'daki bir partikül maddenin İzmir Çatalkaya'da göründüğüne dair bilimsel tespitler var. Böylesi bir cüruf tesisine nasıl izin veriyorsunuz. Aliağa’ya, İzmir’e yazık ediyorsunuz, Aliağa ve İzmir’de yaşamı tehdit ediyorsunuz sayın bakan” diye konuştu.
“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı neden yoktu?”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katılımıyla İzmir’de gerçekleşen toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in neden davet edilmediğini soran Sındır şöyle konuştu: “Geçen gün İzmir’e geldiniz Sayın Bakan, bir toplantı yaptınız. Toplantıda AK Parti Genel Başkan Yardımcısı vardı, toplantıda Sayın İzmir Valimiz vardı. Toplantınızda bürokratlar vardı, AFAD vardı, bir kişi yoktu Sayın Bakan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı. Neden? Kendisinin olmamasının nedeni de davete icabet etmediği için değil, davet edilmediği için orada değildi. AK Parti İl Başkanı bu konuda ‘Ne var canım, gelseydi, toplantı herkese açıktı.’ diye açıklama yaptı. Bu kabul edilebilir bir devlet bürokrasisi değildir, devlet hiyerarşisi ve adabına uygun değildir.”
“Yüzey suları yüzde 80’e varan oranla kirleniyor”
Sındır, konuşmasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ortaya koyduğu hedeflere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kirlenen doğal varlıklarımıza da vurgu yapan Sındır, su varlıklarının, yer altı sularının, toprağın, havanın sürekli kirlendiğini, yapılan bilimsel araştırmaların ülkemizde de ilgili kamu kuruluşları değerlendirmelerinin, TÜİK ve buna bağlı istatistiklerin bu gerçekleri önümüze koyduğunu söyledi. Yüzey sularının neredeyse yüzde 80'e varan oranda kirlendiğini belirten Sındır, “Maalesef sağlıklı içme suyu bile arar olduğumuzu söyleyebilirim. Orman alanlarımızın, tarım alanlarımızın, meralarımızın çeşitli yasal düzenlemelerle AKP iktidarı döneminde madencilik, sanayi, enerji, turizm tesisleri, konut ve çeşitli faaliyetlere açılarak yok olmaya itildi, itilmeye devam ediyor. Sayın bakan; 2023 yılında 81 milyon metrekare millet bahçesi öngörünüz var ancak 2024 ve 2025’te bu alan hedefiniz “sıfır”. Anlaşılan, 2023'te millet bahçesi projeniz son buluyor. Hazırlanan kırsal konut projeleri hedeflenen sayılarında da durum aynı. Köy konutlarında 2023'te 490 proje hedef öngörünüz var ama 2024, 2025'te bu hedef yine “sıfır”. Bu yıllara yönelik Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın herhangi bir öngörüsü, hedefi yok anlaşılan. Ya da nasılsa seçim 2023’te, seçimden sonra da bunlara gerek yok diye mi düşünüyorsunuz” diye konuştu.
Sındır konuşmasının devamında, AKP iktidarı süresince verilen ÇED raporlarına ve ÇED raporu İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu hakkında değerlendirmeler yaptı. 2002'den bugüne verilen ÇED olumlu karar sayısının Türkiye'de 3 bin 117, ÇED gerekli değildir karar sayısının da 28 bin 944 olduğu bilgisini veren Sındır, “AKP iktidarı boyunca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ÇED olumsuz karar sayısı ise toplam 81773 başvuru içerisinde sadece 24. 20 yıl boyunca sadece 24 başvuruya ÇED olumsuz kararı vermişsiniz sayın bakan” dedi.
Yani 80 binin üzerinde başvurudan bahsedildiğine açıklık getiren Sındır, şu şekilde devam etti:
“ÇED gerekli kararı da 729. İnceleme Denetleme ve Değerlendirme Komisyonuna (İDK) giden 3 bin 982, halkın katılım toplantısı ise 4 bin 686. Bakın, bir İDK toplantısından çıkan karar ne diyor; “…. tesisi projesiyle ilgili olarak hazırlanan ÇED raporu İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından incelenerek son şekli verilmiş olup..." Sayın Bakan, böyle bir İDK raporu olabilir mi? İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunun görevi ÇED raporuna son şeklini verip onun önünü açmak mıdır, sayın bakan? 2009/7 sayılı bir Genelgeyi hala uyguluyorsunuz. Bu Genelge uyarınca: ‘ÇED raporu mahkemelerce iptal edilen projelere, mahkeme kararıyla iptal edilmiş olsa da, yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olsa da, eksiklikler yeniden değerlendirilerek İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunca değerlendirilir ve gerekli ÇED yine verilebilir.’ hükmünü taşıyan ve 2009 yılından beri maalesef uygulanan bir Genelge. Mahkemeyi arkadan dolanmak, mahkemeleri yok saymak ‘Mahkeme kararlarını acaba nasıl aşabiliriz?’in bir Genelgesi ve bunu hâlâ uyguluyorsunuz.”
İzmir'de Aliağa'da ağır sanayi kirliliğinin artarak devam ettiğini dile getiren Sındır, 1960 yılına kadar tarım alanı olarak tanımlanan bölge ağır sanayi bölgesi ilan edildiğini, Aliağa'daki faklı sektörlerdeki ağır sanayi kuruluşlarının ne yazık ki bölgede havanın, suyun, toprağın kirlenmesine ve canlı yaşamın olumsuz etkilenmesine neden olduğunu belirterek, “Böylesi büyük çevresel kirlilik yükü olan bölgeye kapasitesi dolmasına rağmen halen yükleniyorsunuz. Son olarak, Aliağa'ya yapılmak istenen Batı Ege ve Güney Marmara Endüstriyel Atık, Cüruf Bertaraf Tesisi için ÇED olumlu kararı verildi ve bölge halkı bunu istemiyor. İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Çanakkale, Balıkesir, Bursa illerindeki metal fabrikalarından çıkan 3 milyon 138 bin 573 ton atık, cüruf Aliağa'da birikecek. Daha önce Almanlarla, Ege Üniversitesinin ortak yaptığı bir araştırmada Aliağa'daki bir partikül maddenin İzmir Çatalkaya'da göründüğüne dair bilimsel tespitler var. Böylesi bir cüruf tesisine nasıl izin veriyorsunuz. Aliağa’ya, İzmir’e yazık ediyorsunuz, Aliağa ve İzmir’de yaşamı tehdit ediyorsunuz sayın bakan” diye konuştu.
“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı neden yoktu?”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un katılımıyla İzmir’de gerçekleşen toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in neden davet edilmediğini soran Sındır şöyle konuştu: “Geçen gün İzmir’e geldiniz Sayın Bakan, bir toplantı yaptınız. Toplantıda AK Parti Genel Başkan Yardımcısı vardı, toplantıda Sayın İzmir Valimiz vardı. Toplantınızda bürokratlar vardı, AFAD vardı, bir kişi yoktu Sayın Bakan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı. Neden? Kendisinin olmamasının nedeni de davete icabet etmediği için değil, davet edilmediği için orada değildi. AK Parti İl Başkanı bu konuda ‘Ne var canım, gelseydi, toplantı herkese açıktı.’ diye açıklama yaptı. Bu kabul edilebilir bir devlet bürokrasisi değildir, devlet hiyerarşisi ve adabına uygun değildir.”
10:07
YORUMLAR