Deniz seviyesi yükseliyor, İstanbul ve İzmir tehdit altında!
Küresel Denge Derneği’nin ‘İstanbul ve İzmir İlleri için Deniz Seviyesi Yükselmesi ve Olası Etkileri’ raporuna göre, iklim değişimine bağlı olarak deniz seviyesinin yüzyılın ortasında 0,5m, yüzyılın sonunda ise 1 m yükselmesiyle, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin kıyı şehirleri risk altında
07 Eylül 2023 - 14:51 - Güncelleme: 07 Eylül 2023 - 14:54
Küresel Denge Derneği’nin ‘İstanbul ve İzmir için Deniz Seviyesi Yükselmesi ve Olası Etkileri’ raporu, tanıtıldı. Üç yılda hazırlanan, öncül çalışma olan raporun lansmanına, Küresel Denge Derneği Başkanı Dr. Nuran Talu, raporun yazarları İklim Dinamiği ve Ekoloji Uzmanı Prof. Dr. H. Nüzhet Dalfes, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Avcı, proje ekibi katıldı.
Rapor, iklim değişimi nedeniyle buzullardaki erime ve buna bağlı deniz seviyesi yükselmesinin, kıyı kentlerdeki kültürel miras, toplumsal yaşam alanı ve doğal alan için getireceği tehlikeleri göz önüne seriyor. Nüfus yoğunluğu, sosyoekonomik gelişmişlik ve ticari faaliyetlerin önemli merkezleri olmaları nedeniyle İstanbul ve İzmir’e odaklanan çalışma, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) deniz seviyesinin yüzyıl ortasında 0,5m, yüzyıl sonunda 1m yükseleceği hesabına dayanarak yapıldı.
Küresel Denge Derneği Başkanı Dr. Talu, “Çalışmaya İstanbul, İzmir gibi en önemli kıyı şehirlerinden başladık. Böylece ulusal ve yerel karar vericiler başta olmak üzere tüm paydaşların iklim değişimi bağlantılı deniz suyu yükselmesi sorununa dikkatlerini çekmek istedik” diye konuştu.
Prof. Dr. Dalfes ise, “Coğrafi ve komşu oldukları denizlerin farklı özellikleri nedeniyle İstanbul ve İzmir, deniz seviyesi yükselmesi ve fırtına kabarmasından farklı düzeyde etkilenecek. İstanbul’da Marmara Denizi’ne kıyısı olan ilçelerde 6 milyondan fazla insan yaşıyor. Yüksekliği 2 metreden az yaklaşık 120 km2’lik alan risk altında. Bu, Maltepe ve Fatih ilçelerinin toplam yüzölçümüne eşdeğer bir alan. Kentin güney kıyılarının deniz seviyesindeki değişimden daha fazla etkileneceği hesaplanıyor” dedi.
Rapora göre, İstanbul Boğazı'nın tamamı, kıyılarda yer alan konak, saray, dini ve tarihi yapıların deniz seviyesindeki değişimden etkilenecek. Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı, Şemsi Paşa Camii, Ortaköy Camii gibi yapılar, öne çıkıyor. Bu yapıları korumak için kalıcı önlemler alınmalı. Deniz seviyesinin yükselmesiyle Göksu ve Küçüksu gibi akarsularda, akarsu yatağının bir bölümünün sular altında kalması mümkün. Aynı etki, Kadıköy Kurbağalıdere Vadisi’nde bekleniyor. İskelelerde yenilemeler yapılması gerekiyor. Üsküdar İskelesi’nde, lodoslu havalarda fırtına kabarmalarına karşı mühendislik tedbirleri, Kadıköy’de deniz seviyesinde yükselmeyle yaşanabilecek fırtına kabarmaları, metro girişleri için önlem alınması gerekebilir. Prens Adaları’nda yerleşimlerin bulunduğu iskele ve kıyı bölgeleri etkilenebilir. Fenerbahçe-Maltepe şeridi riskli. Deniz seviyesine bağlı düzenleme yapılmalı.
İzmir’de Kordon ve Körfez’e dikkat
Prof. Dr. Avcı İzmir’de deniz seviyesi değişiminin Körfezi etkileyeceğini vurgulayarak, “Kordon'daki rıhtımın, dalgaları kıracak ve yansıtacak şekle dönüştürülmesi önemli. Karşıyaka’da düzenlemelere ek olarak, deniz seviyesinin değişmesinden sonra da önlemler alınmalı. Karşıyaka’dan Mavişehir’in batısına kadar devam eden set bulunsa da deniz seviyesindeki yükselme için yeni önlemlere gerekli. Deniz seviyesi yükselmesi, kıyı boyunca bazı alanların sular altında kalmasına ve tuzlu suların yeraltı sularına karışmasına sebep olabilir. Tarımsal üretim açısından ciddi sorunlar yaratabilir” diye konuştu.
Raporda, Karadeniz’e akan akarsuların, deniz seviyesindeki değişimden kısmen etkileneceği, deniz suyunun iç kısımlara ilerleyip, yer altı sularının tuzlanmasına sebep olabileceği uyarısında bulunuluyor.
Turistik beldeler sular altında kalabilir
Deniz seviyesindeki yükselme, İzmir’in tatil beldeleri için de tehdit. Bazı plaj alanlarının daralması ve iskele gibi yapıların özelliklerini kaybetmesi mümkün. Sığacık Koyu’nda tekne bağlama yerleri,marina su seviyesinden etkilenecek. Alaçatı da risk altında. Yükselmenin derinlik artışına sebep olması ve kıyı şeridinde de değişikliğe yol açması bekleniyor. Özdere de etkilenecek yerlerden. Türkiye’nin önemli kuş üreme alanlarından Gediz Deltası Kuş Cenneti de risk yaşıyor. Etkilenebilecek doğal kıyılar Çamaltı Tuzlası, Küçük Menderes Deltası, Mavişehir, Çakalburnu Dalyan ve İnciraltı Kent Ormanı.
Deniz suyu atıksulara karışıyor
Araştırmalara göre, kentsel alanlarda üst yapıların yanı sıra altyapılar da etkilenecek. İki ildeki arıtma tesislerinin dağılımı ve oluşabilecek sorunlar detaylı çalışma ile ortaya kondu. Deniz seviyesindeki değişimin atıksu şebekesinde fiziksel hasara yol açabileceği, verim kaybından işletme maliyetlerinin artışına kadar farklı etkileri olabilecek. Arıtma sonrası atıksuda tuz kalması, tarımsal sulamada kullanımını engelleyecek. Önlem alınmazsa daha fazla deniz suyu atıksu sistemine karışacak. İstanbul’da 16 atık su arıtma tesisinden 12’si, İzmir’de 20 atıksu arıtma tesisinin dördü riskli olarak belirlendi. En önemlisi günlük yaklaşık 605 bin m3 kapasiteli İzmir’in en büyük arıtma tesisi olan Çiğli.
Karar vericilere çağrı
Fırtına kabarmaları, gelecekte deniz seviyesi yükselmesinin olası etkilerinin belirlenmesinde önemli ipuçları içeriyor, ancak doğrudan veri yok. Bu yüzden fırtına kabarmasına dair veri tutulması şart. Merkezi ve yerel yönetimlerin temel şehircilik görevlerini ve hizmetlerini yerine getirebilmesi için şehirlerin, güvenli ve iklim değişiminin etkilerine dayanıklı hale gelmesi gerekiyor. Deniz seviyesindeki yükselme, şehirlerdeki tüm sosyal ve ekonomik faaliyetleri etkileyecek. Raporda işaret edilen sektörler ulaşım, kültür ve turizm, emlak, konaklama, yeme-içme ile birlikte atıksu arıtma suyuna bağlı olarak sağlık. Diğer sektör etkilerinin araştırılması için koordineli ve kapsamlı çalışmaların ivedilikle yapılmasına ihtiyaç var. İklim değişiminin çok katmanlı bir konu olarak ele alınması zorunluluk. Etkinlikte, bu araştırmanın öncül bir çalışma olduğu ve Türkiye’nin diğer kıyı şehirlerinde deniz seviyesindeki yükselmenin olası etkilerinin detaylı olarak incelenmesi gerektiği belirtildi.
Rapor, iklim değişimi nedeniyle buzullardaki erime ve buna bağlı deniz seviyesi yükselmesinin, kıyı kentlerdeki kültürel miras, toplumsal yaşam alanı ve doğal alan için getireceği tehlikeleri göz önüne seriyor. Nüfus yoğunluğu, sosyoekonomik gelişmişlik ve ticari faaliyetlerin önemli merkezleri olmaları nedeniyle İstanbul ve İzmir’e odaklanan çalışma, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) deniz seviyesinin yüzyıl ortasında 0,5m, yüzyıl sonunda 1m yükseleceği hesabına dayanarak yapıldı.
Küresel Denge Derneği Başkanı Dr. Talu, “Çalışmaya İstanbul, İzmir gibi en önemli kıyı şehirlerinden başladık. Böylece ulusal ve yerel karar vericiler başta olmak üzere tüm paydaşların iklim değişimi bağlantılı deniz suyu yükselmesi sorununa dikkatlerini çekmek istedik” diye konuştu.
Prof. Dr. Dalfes ise, “Coğrafi ve komşu oldukları denizlerin farklı özellikleri nedeniyle İstanbul ve İzmir, deniz seviyesi yükselmesi ve fırtına kabarmasından farklı düzeyde etkilenecek. İstanbul’da Marmara Denizi’ne kıyısı olan ilçelerde 6 milyondan fazla insan yaşıyor. Yüksekliği 2 metreden az yaklaşık 120 km2’lik alan risk altında. Bu, Maltepe ve Fatih ilçelerinin toplam yüzölçümüne eşdeğer bir alan. Kentin güney kıyılarının deniz seviyesindeki değişimden daha fazla etkileneceği hesaplanıyor” dedi.
Rapora göre, İstanbul Boğazı'nın tamamı, kıyılarda yer alan konak, saray, dini ve tarihi yapıların deniz seviyesindeki değişimden etkilenecek. Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı, Şemsi Paşa Camii, Ortaköy Camii gibi yapılar, öne çıkıyor. Bu yapıları korumak için kalıcı önlemler alınmalı. Deniz seviyesinin yükselmesiyle Göksu ve Küçüksu gibi akarsularda, akarsu yatağının bir bölümünün sular altında kalması mümkün. Aynı etki, Kadıköy Kurbağalıdere Vadisi’nde bekleniyor. İskelelerde yenilemeler yapılması gerekiyor. Üsküdar İskelesi’nde, lodoslu havalarda fırtına kabarmalarına karşı mühendislik tedbirleri, Kadıköy’de deniz seviyesinde yükselmeyle yaşanabilecek fırtına kabarmaları, metro girişleri için önlem alınması gerekebilir. Prens Adaları’nda yerleşimlerin bulunduğu iskele ve kıyı bölgeleri etkilenebilir. Fenerbahçe-Maltepe şeridi riskli. Deniz seviyesine bağlı düzenleme yapılmalı.
İzmir’de Kordon ve Körfez’e dikkat
Prof. Dr. Avcı İzmir’de deniz seviyesi değişiminin Körfezi etkileyeceğini vurgulayarak, “Kordon'daki rıhtımın, dalgaları kıracak ve yansıtacak şekle dönüştürülmesi önemli. Karşıyaka’da düzenlemelere ek olarak, deniz seviyesinin değişmesinden sonra da önlemler alınmalı. Karşıyaka’dan Mavişehir’in batısına kadar devam eden set bulunsa da deniz seviyesindeki yükselme için yeni önlemlere gerekli. Deniz seviyesi yükselmesi, kıyı boyunca bazı alanların sular altında kalmasına ve tuzlu suların yeraltı sularına karışmasına sebep olabilir. Tarımsal üretim açısından ciddi sorunlar yaratabilir” diye konuştu.
Raporda, Karadeniz’e akan akarsuların, deniz seviyesindeki değişimden kısmen etkileneceği, deniz suyunun iç kısımlara ilerleyip, yer altı sularının tuzlanmasına sebep olabileceği uyarısında bulunuluyor.
Turistik beldeler sular altında kalabilir
Deniz seviyesindeki yükselme, İzmir’in tatil beldeleri için de tehdit. Bazı plaj alanlarının daralması ve iskele gibi yapıların özelliklerini kaybetmesi mümkün. Sığacık Koyu’nda tekne bağlama yerleri,marina su seviyesinden etkilenecek. Alaçatı da risk altında. Yükselmenin derinlik artışına sebep olması ve kıyı şeridinde de değişikliğe yol açması bekleniyor. Özdere de etkilenecek yerlerden. Türkiye’nin önemli kuş üreme alanlarından Gediz Deltası Kuş Cenneti de risk yaşıyor. Etkilenebilecek doğal kıyılar Çamaltı Tuzlası, Küçük Menderes Deltası, Mavişehir, Çakalburnu Dalyan ve İnciraltı Kent Ormanı.
Deniz suyu atıksulara karışıyor
Araştırmalara göre, kentsel alanlarda üst yapıların yanı sıra altyapılar da etkilenecek. İki ildeki arıtma tesislerinin dağılımı ve oluşabilecek sorunlar detaylı çalışma ile ortaya kondu. Deniz seviyesindeki değişimin atıksu şebekesinde fiziksel hasara yol açabileceği, verim kaybından işletme maliyetlerinin artışına kadar farklı etkileri olabilecek. Arıtma sonrası atıksuda tuz kalması, tarımsal sulamada kullanımını engelleyecek. Önlem alınmazsa daha fazla deniz suyu atıksu sistemine karışacak. İstanbul’da 16 atık su arıtma tesisinden 12’si, İzmir’de 20 atıksu arıtma tesisinin dördü riskli olarak belirlendi. En önemlisi günlük yaklaşık 605 bin m3 kapasiteli İzmir’in en büyük arıtma tesisi olan Çiğli.
Karar vericilere çağrı
Fırtına kabarmaları, gelecekte deniz seviyesi yükselmesinin olası etkilerinin belirlenmesinde önemli ipuçları içeriyor, ancak doğrudan veri yok. Bu yüzden fırtına kabarmasına dair veri tutulması şart. Merkezi ve yerel yönetimlerin temel şehircilik görevlerini ve hizmetlerini yerine getirebilmesi için şehirlerin, güvenli ve iklim değişiminin etkilerine dayanıklı hale gelmesi gerekiyor. Deniz seviyesindeki yükselme, şehirlerdeki tüm sosyal ve ekonomik faaliyetleri etkileyecek. Raporda işaret edilen sektörler ulaşım, kültür ve turizm, emlak, konaklama, yeme-içme ile birlikte atıksu arıtma suyuna bağlı olarak sağlık. Diğer sektör etkilerinin araştırılması için koordineli ve kapsamlı çalışmaların ivedilikle yapılmasına ihtiyaç var. İklim değişiminin çok katmanlı bir konu olarak ele alınması zorunluluk. Etkinlikte, bu araştırmanın öncül bir çalışma olduğu ve Türkiye’nin diğer kıyı şehirlerinde deniz seviyesindeki yükselmenin olası etkilerinin detaylı olarak incelenmesi gerektiği belirtildi.
YORUMLAR