İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi başladı
İzmir’de düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bu kongre tüm sokakları yeniliğe açılan bir davettir. Ekoloji ile ekonomi arasında ses benzerliğinden daha çok ortak nokta var” dedi
15 Mart 2023 - 18:23
Birinci İzmir İktisat Kongresi’nin amacını 100. yıla taşımak için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi organizasyonu Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde Sanatçı Karsu’nun konseriyle başladı. Organizasyon 21 Mart’a kadar devam edecek.
Kongre’nin açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, cumhuriyeti müjdeleyen İzmir İktisat Kongresi’nin büyük yangından sadece 5 ay sonra düzenlendiğini hatırlatarak, “1135 delege İzmir’de buluşarak, yol haritası çizdi. Biz cesaretimizi bu görkemli geçmişten aldık. Atatürk ve yol arkadaşlarının önünde saygıyla eğiliyoruz. İkinci kongre sadakate yapılan bir çağrı. Biz bu organizasyonu ilkinden 100 yıl sonra aynı tarihte yapmak istedik. Ancak, deprem felaketi yaşadık. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bir madencinin söylediği gibi ‘Bizim artık bir canımız yok, canımız Türkiye. Bu yüzden bu kongre sadakate çağrıdır. Şimdi de 100 yıl önceki koşullardan geçiyoruz” dedi.
Haklı ve güçlü sivil oluşumların siyasilerin kararlarını etkilediğini vurgulayan Soyer, “Hatta bu oluşumlar o kadar güçlüdür ki siyasiler onların taleplerine uymak zorunda kalır. Bu kongre için 8 ay hazırlandık. Kullandığımız bilinç içten olmalıydı. Şeffaf ve katılımcı süreç izledik. 21 buluşma gerçekleştirdik. Türkiye’nin her yerine ulaşmaya çalıştık. Her buluşmada içerik oluşturduk. Ortak aklı, vicdanı, demokrasiyi inşa ettik. Bu yüzden hazırlık uzun sürdü. Bu hazırlık sürecinde öğrendik ki; Farklılıklar bizi zenginleştiriyor, kadınlar olmadan yarımız, dayanışma büyüyünce hayat güzelleşiyor. Gördük ki doğadaki kaynaklar sonsuz, insanın ihtiyaçları sınırlı. Her gün yeni keşiflerle bunu öğreniyoruz. İnsanın yeryüzüne bıraktığı ayak izi doğanın kendini yenileme enerjisini çoktan aştı. Sorunumuz hırs ve ihtiras. Bununla hesaplaşabilirsek doğaya dönebileceğiz. Bu kongre tüm sokakları yeniliğe açılan bir davet. Ekoloji ile ekonomi arasında ses benzerliğinden daha derin yakınlık var. İkisinin arasında uyum yaratma çabası içindeyiz. Doğayla uyum yoksa iktisat da yoktur. Bu konu can güvenliği için de önemli. Yaşadıklarımızdan ders çıkarıp, değişmek zorundayız. Gelecek şehirlerin dünyası olacaksa, güvenli, doğayla uyumlu şehirler yaratmak zorundayız. Bu kongrede değişim için yol açmak zorundayız” diye konuştu.
Tunç Soyer, İzmir’in çok sesli, çok renkli yaşam şifrelerini çözdüğüne dikkat çekerek, “Bu da yerel demokrasiyi taçlandırıyor. Bu demokrasi kültürünü gören Atatürk, o yüzden İktisat Kongresi’ni İzmir’de düzenledi. Bu kongre ile din, dil, ırk ayrımı yapmadan insanın doğaya yürüyüşünün çağrısını yaptık. Bu enkazı kaldırıp, yeniden kuracağız, yeniden başaracağız” dedi.
“Birinci kongre ile aynı durumdayız”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Doç. Dr. Selin Sayek Böke de Birinci İzmir İktisat Kongresi’nin bağımsızlık mücadelesi sonrası, uçurumun kenarında olunan bir dönemde toplandığını hatırlatarak, şunları söyledi; “Yine aynı durumdayız. Deprem yıkımı, ekonomik bunalım, demokrasideki sıkıntılar. Tıpkı o yıllardaki gibi. Nasıl o yıllarda ileriyi gören bir liderle genç bir ülkeye sahip olduysak, bugün de yeni bir ülke var edeceğiz. Ortak hedefimiz, ülkemizi içinde bulunduğu ağır yıkımdan kurtarmak, aydınlık geleceği kurmak için çalışmak. Sorumluluğumuz var. Bu sorumluluk, 50 bin can kaybı için, göç edenler için, depremden kurtulduğu halde sele kapılıp ölenler için. Yepyeni bir anlayışla, yeni bir ülke kurma hedefimiz var. Sürdürülebilir kalkınma için hepimizin sorumluluğu var. Umudunu yitirip, iş aramaktan vazgeçenler için, cinayetlerle başbaşa bırakılan, çalışma hakkı elinden alınan kadınlar için, gelecekle ilgili umudu kalmayan gençler için sorumluluğumuz var. Üretemeyen KOBİ’ler, esnaf için, tüm canlılar için sorumluluğumuz var. Afet doğal, felaket ise tercihtir. Biz bu tercihleri değiştireceğiz. 4 temel anlaşımız var; Liyakata dayalı yönetim, yeni kam anlayışı, hak temelli sosyal devlet, bilime dayalı planlı üretim düzeni. Kızılay çadır satan holding olmayacak, TOKİ, evi yıkılanları borçlandırarak konut satmayacak. Fay hatlarına okul yapılmayacak. Teşvik ve destekler ihtiyacı olana verilecek. Deprem bölgesindeki üreticimizi destekleyeceğiz. Halkın ödediği vergiler yerinde kullanılacak. İhaleler temiz yapılacak.”
Umudumu miras bırakmak istemiyorum, yaşamak istiyorum”
Araştırmacı Bekir Ağırdır da yaptığı konuşmada Birinci İzmir İktisat Kongresi’nin feodal düzenden çıkılıp, ulus devletlerinin kurulmaya başlandığı döneme denk geldiğini söyleyerek, “Kongre toplandığında daha Lozan Antlaşması imzalanmamıştı, cumhuriyet bile kurulmamıştı. O ortamda kalkınma modeli arayışı başladı, iktisadi hedefler belirlendi. Dünyanın kaçıncı ekonomisi olduğumuz tartışılıyor, kaçıncı olursak olalım, dünyanın yok sayamayacağı bir ülkeyiz. Etkili devlet olmayı arzulayacağımız bir coğrafyadayız. Toplumsal dönüşüm yaşadığımız bir 10 yıldan geçtik. Hukukun üstünlüğüne inanç azaldı, keyfi karar mekanizması işletildi. Düzensiz göçler toplumsal yapıyı değiştirdi. Kimseye ‘otursun köyünde kasabasında’ diyerek, yerinde tutamazsınız. Yeni ekonomik modele ihtiyacımız var. Yeni hikayeye ihtiyacımız var. Derin bir yoksullukla karşı karşıyayız. Bunu sosyal yardımlarla çözemezsiniz. Sosyal devlet politikalarına ihtiyaç var. Aradığımız şey, tek bir insan seçelim, mührü eline verelim, onun vizyon ile sınırlı olalım değil. Bu noktada değiliz. Bu kongre yeni iktisat politikaları aramıyor. Kalkınma, büyüme fetişi, beton aşkından kurtulup, yeni bir kalkınma modeli yaratmalıyız. Birinci Kongre muassır medeniyete örnek alan genç cumhuriyetin arayışıydı. Bugün ise sadece kendimiz için değil, dünya için de çıkış arıyoruz. Ben umudumu miras bırakmak istemiyorum, yaşamak istiyorum” diye konuştu.
Kongre’nin açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, cumhuriyeti müjdeleyen İzmir İktisat Kongresi’nin büyük yangından sadece 5 ay sonra düzenlendiğini hatırlatarak, “1135 delege İzmir’de buluşarak, yol haritası çizdi. Biz cesaretimizi bu görkemli geçmişten aldık. Atatürk ve yol arkadaşlarının önünde saygıyla eğiliyoruz. İkinci kongre sadakate yapılan bir çağrı. Biz bu organizasyonu ilkinden 100 yıl sonra aynı tarihte yapmak istedik. Ancak, deprem felaketi yaşadık. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bir madencinin söylediği gibi ‘Bizim artık bir canımız yok, canımız Türkiye. Bu yüzden bu kongre sadakate çağrıdır. Şimdi de 100 yıl önceki koşullardan geçiyoruz” dedi.
Haklı ve güçlü sivil oluşumların siyasilerin kararlarını etkilediğini vurgulayan Soyer, “Hatta bu oluşumlar o kadar güçlüdür ki siyasiler onların taleplerine uymak zorunda kalır. Bu kongre için 8 ay hazırlandık. Kullandığımız bilinç içten olmalıydı. Şeffaf ve katılımcı süreç izledik. 21 buluşma gerçekleştirdik. Türkiye’nin her yerine ulaşmaya çalıştık. Her buluşmada içerik oluşturduk. Ortak aklı, vicdanı, demokrasiyi inşa ettik. Bu yüzden hazırlık uzun sürdü. Bu hazırlık sürecinde öğrendik ki; Farklılıklar bizi zenginleştiriyor, kadınlar olmadan yarımız, dayanışma büyüyünce hayat güzelleşiyor. Gördük ki doğadaki kaynaklar sonsuz, insanın ihtiyaçları sınırlı. Her gün yeni keşiflerle bunu öğreniyoruz. İnsanın yeryüzüne bıraktığı ayak izi doğanın kendini yenileme enerjisini çoktan aştı. Sorunumuz hırs ve ihtiras. Bununla hesaplaşabilirsek doğaya dönebileceğiz. Bu kongre tüm sokakları yeniliğe açılan bir davet. Ekoloji ile ekonomi arasında ses benzerliğinden daha derin yakınlık var. İkisinin arasında uyum yaratma çabası içindeyiz. Doğayla uyum yoksa iktisat da yoktur. Bu konu can güvenliği için de önemli. Yaşadıklarımızdan ders çıkarıp, değişmek zorundayız. Gelecek şehirlerin dünyası olacaksa, güvenli, doğayla uyumlu şehirler yaratmak zorundayız. Bu kongrede değişim için yol açmak zorundayız” diye konuştu.
Tunç Soyer, İzmir’in çok sesli, çok renkli yaşam şifrelerini çözdüğüne dikkat çekerek, “Bu da yerel demokrasiyi taçlandırıyor. Bu demokrasi kültürünü gören Atatürk, o yüzden İktisat Kongresi’ni İzmir’de düzenledi. Bu kongre ile din, dil, ırk ayrımı yapmadan insanın doğaya yürüyüşünün çağrısını yaptık. Bu enkazı kaldırıp, yeniden kuracağız, yeniden başaracağız” dedi.
“Birinci kongre ile aynı durumdayız”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Doç. Dr. Selin Sayek Böke de Birinci İzmir İktisat Kongresi’nin bağımsızlık mücadelesi sonrası, uçurumun kenarında olunan bir dönemde toplandığını hatırlatarak, şunları söyledi; “Yine aynı durumdayız. Deprem yıkımı, ekonomik bunalım, demokrasideki sıkıntılar. Tıpkı o yıllardaki gibi. Nasıl o yıllarda ileriyi gören bir liderle genç bir ülkeye sahip olduysak, bugün de yeni bir ülke var edeceğiz. Ortak hedefimiz, ülkemizi içinde bulunduğu ağır yıkımdan kurtarmak, aydınlık geleceği kurmak için çalışmak. Sorumluluğumuz var. Bu sorumluluk, 50 bin can kaybı için, göç edenler için, depremden kurtulduğu halde sele kapılıp ölenler için. Yepyeni bir anlayışla, yeni bir ülke kurma hedefimiz var. Sürdürülebilir kalkınma için hepimizin sorumluluğu var. Umudunu yitirip, iş aramaktan vazgeçenler için, cinayetlerle başbaşa bırakılan, çalışma hakkı elinden alınan kadınlar için, gelecekle ilgili umudu kalmayan gençler için sorumluluğumuz var. Üretemeyen KOBİ’ler, esnaf için, tüm canlılar için sorumluluğumuz var. Afet doğal, felaket ise tercihtir. Biz bu tercihleri değiştireceğiz. 4 temel anlaşımız var; Liyakata dayalı yönetim, yeni kam anlayışı, hak temelli sosyal devlet, bilime dayalı planlı üretim düzeni. Kızılay çadır satan holding olmayacak, TOKİ, evi yıkılanları borçlandırarak konut satmayacak. Fay hatlarına okul yapılmayacak. Teşvik ve destekler ihtiyacı olana verilecek. Deprem bölgesindeki üreticimizi destekleyeceğiz. Halkın ödediği vergiler yerinde kullanılacak. İhaleler temiz yapılacak.”
Umudumu miras bırakmak istemiyorum, yaşamak istiyorum”
Araştırmacı Bekir Ağırdır da yaptığı konuşmada Birinci İzmir İktisat Kongresi’nin feodal düzenden çıkılıp, ulus devletlerinin kurulmaya başlandığı döneme denk geldiğini söyleyerek, “Kongre toplandığında daha Lozan Antlaşması imzalanmamıştı, cumhuriyet bile kurulmamıştı. O ortamda kalkınma modeli arayışı başladı, iktisadi hedefler belirlendi. Dünyanın kaçıncı ekonomisi olduğumuz tartışılıyor, kaçıncı olursak olalım, dünyanın yok sayamayacağı bir ülkeyiz. Etkili devlet olmayı arzulayacağımız bir coğrafyadayız. Toplumsal dönüşüm yaşadığımız bir 10 yıldan geçtik. Hukukun üstünlüğüne inanç azaldı, keyfi karar mekanizması işletildi. Düzensiz göçler toplumsal yapıyı değiştirdi. Kimseye ‘otursun köyünde kasabasında’ diyerek, yerinde tutamazsınız. Yeni ekonomik modele ihtiyacımız var. Yeni hikayeye ihtiyacımız var. Derin bir yoksullukla karşı karşıyayız. Bunu sosyal yardımlarla çözemezsiniz. Sosyal devlet politikalarına ihtiyaç var. Aradığımız şey, tek bir insan seçelim, mührü eline verelim, onun vizyon ile sınırlı olalım değil. Bu noktada değiliz. Bu kongre yeni iktisat politikaları aramıyor. Kalkınma, büyüme fetişi, beton aşkından kurtulup, yeni bir kalkınma modeli yaratmalıyız. Birinci Kongre muassır medeniyete örnek alan genç cumhuriyetin arayışıydı. Bugün ise sadece kendimiz için değil, dünya için de çıkış arıyoruz. Ben umudumu miras bırakmak istemiyorum, yaşamak istiyorum” diye konuştu.
YORUMLAR