Ödemişli kadınlar ipekböcekçiliğini canlandırıyor

Ege Üniversitesi, yürüttüğü “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Yaşatılarak Korunmasında Kadınların Rolü: Ödemiş İpek Böcekçiliği ve İpekli Dokuma Geleneği Örneği” projesi ile Ödemişli kadınlara destek veriyor

Ödemişli kadınlar ipekböcekçiliğini canlandırıyor
08 Ağustos 2023 - 13:31
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Halk Bilimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Pınar Fedakar’ın yürüttüğü “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Yaşatılarak Korunmasında Kadınların Rolü: Ödemiş İpek Böcekçiliği ve İpekli Dokuma Geleneği Örneği" projesi, TÜBİTAK tarafından desteklenmeye uygun bulundu.  

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, proje ekibini kutladı. Ege Üniversitesi’nde görev yapan araştırmacıların nitelikli projelerinin TÜBİTAK’tan destek almayı sürdürdüğünü söyleyen Rektör Budak, “Tam akreditasyona sahip araştırma üniversitesi olarak TÜBİTAK nezdindeki başarılarımızı sürdürüyoruz. Sağlıktan, temel bilimlere, eğitimden, mühendisliğe, edebiyat ve güzel sanatlardan halk bilimine araştırmalarımızı çeşitlendirerek, projeler hazırlıyoruz. Ülkemiz ve Türk dünyasının halk bilgisi ürünlerini bilimsel yöntemlerle inceliyor, sonuçlarını akademi dünyası ile paylaşıyoruz. Somut olmayan kültürel mirasın yaşatılarak korunmasında kadınların rolünü ve Ödemiş’te çok eskilere dayanan ipek böcekçiliği ve ipekli dokuma geleneğini analiz ederek proje haline getiren ekibimizi kutluyorum” dedi.

Küçük Menderes Havzasında 14. yüzyıla dayanan ipek böceği yetiştiriciliği ve ipek dokumacılığı, son yıllarda kamu kurum ve kuruluşlarının desteği, akademisyenlerin hazırladığı projelerle canlanmaya başladı. Egeli Türkolog ve Halk Bilimci Doç. Dr. Pınar Fedakar’ın yürütücüsü olduğu TÜBİTAK projesi ile Ödemiş’in tarihi, kültürel ve ekonomik yaşamında önemli yeri tutan ipek böcekçiliği ve ipekli dokuma geleneğini sahada araştırılıyor. Projede, Katip Çelebi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bülent Akın danışman ve yüksek lisans öğrencisi Aslı Zeynep Uzun ve TÜBİTAK BİÇABA programından Hayat Uyumlu, Esengül Avcı, Simay Burhanoğlu bursiyer olarak görev alıyor.

“Kadim bilgisi yüksek bir gelenek”
Araştırma ile ilgili bilgi veren proje yürütücüsü Doç. Dr. Pınar Fedakar ve yüksek lisans öğrencisi Aslı Zeynep Uzun, “İpek böcekçiliği denildiğinde akla gelen yerlerden biri Ödemiş. Kadim bilgisi yüksek bir gelenek. Somut olmayan kültürel miras çalışmaya uygun bir konu. Kadınların gelenek aktarımındaki rolünün tespitini yapacak alan olarak belirledik. Bir avuç kadının sürdürdüğü geleneğe farkındalık katmak gerektiğini düşünerek çalışmaya başladık. Kadınların geleneksel işlerle kalkınmasına katkı sağlamak ve ipekçi kadınların sürdürdüğü kadim bilgilerin ve uygulamaların kırsal kalkınma için model oluşturup oluşturamayacağını belirlemek istedik. İpek böcekçiliği mevsiminde Ödemiş’e gidip bir süre onlarla yaşamak, gerekli bilgileri derlemek gerekliydi. Ön hazırlık yapıldı, sorular hazırlandı. Sorular hazırlanırken ipek böcekçiliğine sadece gelenek bakışıyla bakmaktan kaçındık. Zirai alan olduğu için arıcılık ve ipek böcekçiliği konusunda uzman bilim insanı üniversitemiz Rektör Yardımcısı ve Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Banu Yücel’den yardım aldık. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden Doç. Dr. Olcay Pullukcuoğlu Yapucu ve Ödemişli Gülinci Karaal, alan araştırması öncesi, esnası ve sonrasında elimizden tutarak hep proje ekibiyle yürüdü, yardımlarını esirgemedi” diye konuştu.  

“Bir yerlerde ninelerinin ruhu hala yaşatılıyor”
Projede disiplinler arası ekiple çalıştıklarını vurgulayan Fedakar ve Uzun, “Bir yerlerde ninelerin ruhu yaşatılıyor. Gölcük, Zeytinlik Mahallesi eski adıyla Genev. Kadının erkeğin el ele verip her işi yaptığı, sokaklarda güler yüz ve selamın eksik olmadığı yer. Burada 6 kadın birbirinin elinden tutup güzel işler yapıyor. Nazmiye Aynalı, Bedriye Eroğlu, Leyla Aynalı, Vesile Adabası, Miray Baştürk, Sezen Akkul’un kendi hikâyeleri var. Bu kadınlar böcekçilik geleneğinde buluştu. Kendilerine ‘İpekçi kadınlar’ diyorlar. Gölcük’te kadın dayanışması başlatıp unutulmaya yüz tutan ipek böcekçiliği geleneğini uykudan uyandırdılar, kendilerini ait hissettikleri yeri buldular. İpek böcekçiliğini çocukken annelerinden gördü, tatlı çocukluk anısı olarak zihinlerine kazındı. Fabrikalaşma, ipek fiyatlarının artması, kente göç, pamuk vb. kumaşların rağbet görmesi gibi sebeplerle gelenek unutulmaya yüz tuttu. Bir süre Gölcük’te sürmedi bu gelenek. Sanki uzun bir kış uykusuna yattı. Tarım Orman Bakanlığı ve Ödemiş Belediyesi ile gelenek yeniden canlandırıldı. Bir araya gelen kadınlarla 4-5 yıldır aralıksız sürüyor. İpekçi kadınlar ipek böceklerini çocukları gibi seviyorlar. Gönülden bağlılar. Yıllardır herkes kendi evinde bireysel yaparken, ipekçi kadınlar ortak bir yerde yapıyorlar. Belediyenin tahsis ettiği alanda sadece böcek yetiştirilmiyor. Kadınların sohbet edebildiği, derdini anlatabildiği, çayını koyup kahkaha attığı bir yer. Adeta kültürün mayalandığı ve geleneğin güncellediği bir yer. KOZABİRLİK’ten ipekçi kadınlara 7 kutu böcek geldi. Bursiyerimiz Aslı Zeynep Uzun haftada birkaç kez alana giderek bu kadınlarla yaşamaya başladı. Her sabah 6’da kalkılıp böcekler beslendi, günde 3-4 defa dut yaprağı toplandı, böceklerin altı değişti. Koza hasadı yapıldı. Ödemiş’te bir ay boyunca saha araştırmaları yapılarak toplanan bilgiler derlendi” dedi.

“İpek böcekçiliği bizim çocukluğumuz”
İpekçi kadınlar düşüncelerini; “İpek böcekçiliği bizim çocukluğumuz! Burada tarih boyu yapıldı. Böcek bir ay yetiştirildi, ördüğü kozalardaki ipler çekilerek dokundu. Bu ipler kâh damadın isteme mendili oldu, kâh bebeğin göyneği oldu, kâh gelinin çeyiz sandığında pembezar oldu. Yüzyıllardır böyle sürdü. Böcekler evin bir odasında yetiştirildi, odaya nazar değme korkusuyla kimse alınmadı, yılan bıçağı, nazarlık asıldı. Halk takvimi göz önünde tutuldu. Ayın yenisi-eskisi izlendi, ülker, bulanık değmesin diye dualar edildi, ipek böcekleri gök gürültüsünden korkup ölmesin diye müzik açıldı” diye ifade ettiler.  

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum