Strese çare: Duygusal esneklik!
Duygusal esneklik ve psikolojik sağlamlığın stresi yönetme ve baş etmede önemli olduğuna dikkat çeken Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, duygusal esnekliği olan kişilerin krizde esneyip, tekrar eski haline gelebildiğini belirterek, her şartta mutlu ve sağlıklı olabilmenin psikolojik sağlamlıkla mümkün olacağını ifade etti
03 Temmuz 2023 - 17:20
İletişim çağında hızlı, haz, çıkar odaklı yaşamın küresel stres seviyesini yükselttiğini belirten Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, duygusal esneklik yöntemleri ile stresin azaltılabileceğini açıkladı. Tarhan, “Zihinsel ve psikolojik esneklik birbirinin devamı gibi. Bu esnekliklere sahipseniz, krizde esner, tekrar eski halinize gelirsiniz. İşin püf noktası kişinin kriz, gerilim yaşadığı zaman mücadele edip, hemen ayağa kalkabilmesidir. Her şartta mutlu ve sağlıklı olabilmek, kışın soğukta, yazın sıcakta, yağmurda, çamurda, dört mevsimde açan çiçek gibi olabilmek, psikolojik sağlamlıktır. Bu sağlamlığın olması için de psikolojik esneklik olması gerekiyor.” dedi.
Stres seviyesi yüzünden, “Mindfulness” eğitimlerinin okullarda verilmesi için dünyada çalışmalar yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, ilkokul çağındaki Japon ve Amerikalı çocuklar üzerinde yapılan araştırmadan örnek vererek, “Batı'dan ilim, teknik alalım, kültür onların olsun. Japonya ve Amerikan okullarında, aynı yaş grubu çocuklara zor matematik testleri, yapamayacakları sorular vermişler ve kaç dakika sonra vazgeçeceklerini ölçmüşler. Amerikalı çocuklar ortalama 9. dakikada, Japon çocuklar 13. dakikada vazgeçmiş. % 50 daha fazla dayanıklılar. Kültür onu öğretiyor. Japonya'da ilk dört sene hiç bilgi yüklemiyor, insani değerleri öğretiyorlar. Her şey incelikten insan kabalıktan kırılır. İnsanda esnek olan şeyler sağlamdır. Eşinizin, çocuklarınızın, yakınlarınızın kalbine girmek istiyorsanız, kapıyı kırarak, giremezsiniz oraya. Kalbe girmenin yolu, insanlarla iyi, sevgi ilişkisi kurmaktır” dedi.
Haksızlığa uğradığı, reddedildiği, hayal kırıklığı yaşadığı, hedefine ulaşamadığında üzülmenin doğal olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yaşananları kabullenebilmek önemli. Kabul edemeyen, keşkelerle yaşamaya başlar, ruh sağlığını çökertir. Çaresi varsa gereği yapılır, yoksa sonuç değişmez, üzülmeye değmez. Bunu öğrenince, olaylara karşı dayanıklılık becerisi kazanılır. Bu teslimiyet değil kabullenmektir. Kişinin kendinden büyük bir şeye inancı olmalı. ‘Sadece kendine inan’ dediğinde, gücü yetmediğinde dağılır. İnsanın kendinden büyük şeye inanması, anlamın parçası olması, yüksek bir güce, değere inanması, sığınağının olması dayanıklı kılıyor. Her şeyi bilen, kontrol eden, mutlak irade, güç, hikmet, ilim, kudret sahibi bir irade olması en akla yakın inanıştır” ifadelerini kullandı.
Gücü yetmediğinde kabullenebilenin ‘yaşamam gerekiyormuş’ dediğini anlatan Prof. Dr. Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yüksek bir anlamın parçası olduğunu hissediyor. İnsanın duygusal dirençli olabilmesi için kabullenmesi şart ama yetmez. Geçmişten öğren, geleceğe bak, bugünü yaşa, anda yaşa. Geçmişte yaşananlar bağlamında değerlendirilmeli. Olayları ayrıştırmadan düşünen kişiler zihinsel karmaşa yaşıyor, öncelik, önem, zamanlama sıralaması yapamıyor. Bunları yapamayan, hangi niyetle söylediğini de düşünemez. Eldeki değerler ölçüsünün doğru olmasıyla psikolojik sağlamlığı yakalayabiliriz. Olayın duygusal, düşünce, davranış boyutu ayrıştırılmalı. Düşman gibi kişilerle karşı karşıyaysak kötü zan öncelikli. Yakın ilişkilerde iyi zan esas, kötü zan istisna. Güven esas, kuşku istisna. Değer yargıları olan insanların psikolojik sağlamlığı daha iyi oluyor. Kendi değerler sistemimizi doğru oturtmamız lazım. İnsan elindeki cetvel eğri ise doğruyu bulamaz. Değerler sisteminde, sözünde durmak, yalan söylememek gibi 24 temel insani değerler var. Hırsla mutluluk, kıskançlık ve huzur, kibir ile kendini güvende hissetme duygusu bir arada olmaz. Bu değerlere sahipsen, mutlu, huzurlu olmak, kendini güvende hissetmek istiyorsan o zaman hırstan, kıskançlıktan, kibirden uzak duracaksın. Bu değerlere uygun davranış geliştireceksin. Mesela tembellik, karamsarlık varsa başarı beklemeyeceksin. Başarı, bu zihniyetteki kişi için mümkün değil. Kim, ne, nerede, hangi bağlamda, nasıl oldu bunları söylemek, psikolojik esnekliğe uygun davranabilmek için zihinsel strateji geliştirmeliyiz.”
Stres seviyesi yüzünden, “Mindfulness” eğitimlerinin okullarda verilmesi için dünyada çalışmalar yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, ilkokul çağındaki Japon ve Amerikalı çocuklar üzerinde yapılan araştırmadan örnek vererek, “Batı'dan ilim, teknik alalım, kültür onların olsun. Japonya ve Amerikan okullarında, aynı yaş grubu çocuklara zor matematik testleri, yapamayacakları sorular vermişler ve kaç dakika sonra vazgeçeceklerini ölçmüşler. Amerikalı çocuklar ortalama 9. dakikada, Japon çocuklar 13. dakikada vazgeçmiş. % 50 daha fazla dayanıklılar. Kültür onu öğretiyor. Japonya'da ilk dört sene hiç bilgi yüklemiyor, insani değerleri öğretiyorlar. Her şey incelikten insan kabalıktan kırılır. İnsanda esnek olan şeyler sağlamdır. Eşinizin, çocuklarınızın, yakınlarınızın kalbine girmek istiyorsanız, kapıyı kırarak, giremezsiniz oraya. Kalbe girmenin yolu, insanlarla iyi, sevgi ilişkisi kurmaktır” dedi.
Haksızlığa uğradığı, reddedildiği, hayal kırıklığı yaşadığı, hedefine ulaşamadığında üzülmenin doğal olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yaşananları kabullenebilmek önemli. Kabul edemeyen, keşkelerle yaşamaya başlar, ruh sağlığını çökertir. Çaresi varsa gereği yapılır, yoksa sonuç değişmez, üzülmeye değmez. Bunu öğrenince, olaylara karşı dayanıklılık becerisi kazanılır. Bu teslimiyet değil kabullenmektir. Kişinin kendinden büyük bir şeye inancı olmalı. ‘Sadece kendine inan’ dediğinde, gücü yetmediğinde dağılır. İnsanın kendinden büyük şeye inanması, anlamın parçası olması, yüksek bir güce, değere inanması, sığınağının olması dayanıklı kılıyor. Her şeyi bilen, kontrol eden, mutlak irade, güç, hikmet, ilim, kudret sahibi bir irade olması en akla yakın inanıştır” ifadelerini kullandı.
Gücü yetmediğinde kabullenebilenin ‘yaşamam gerekiyormuş’ dediğini anlatan Prof. Dr. Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yüksek bir anlamın parçası olduğunu hissediyor. İnsanın duygusal dirençli olabilmesi için kabullenmesi şart ama yetmez. Geçmişten öğren, geleceğe bak, bugünü yaşa, anda yaşa. Geçmişte yaşananlar bağlamında değerlendirilmeli. Olayları ayrıştırmadan düşünen kişiler zihinsel karmaşa yaşıyor, öncelik, önem, zamanlama sıralaması yapamıyor. Bunları yapamayan, hangi niyetle söylediğini de düşünemez. Eldeki değerler ölçüsünün doğru olmasıyla psikolojik sağlamlığı yakalayabiliriz. Olayın duygusal, düşünce, davranış boyutu ayrıştırılmalı. Düşman gibi kişilerle karşı karşıyaysak kötü zan öncelikli. Yakın ilişkilerde iyi zan esas, kötü zan istisna. Güven esas, kuşku istisna. Değer yargıları olan insanların psikolojik sağlamlığı daha iyi oluyor. Kendi değerler sistemimizi doğru oturtmamız lazım. İnsan elindeki cetvel eğri ise doğruyu bulamaz. Değerler sisteminde, sözünde durmak, yalan söylememek gibi 24 temel insani değerler var. Hırsla mutluluk, kıskançlık ve huzur, kibir ile kendini güvende hissetme duygusu bir arada olmaz. Bu değerlere sahipsen, mutlu, huzurlu olmak, kendini güvende hissetmek istiyorsan o zaman hırstan, kıskançlıktan, kibirden uzak duracaksın. Bu değerlere uygun davranış geliştireceksin. Mesela tembellik, karamsarlık varsa başarı beklemeyeceksin. Başarı, bu zihniyetteki kişi için mümkün değil. Kim, ne, nerede, hangi bağlamda, nasıl oldu bunları söylemek, psikolojik esnekliğe uygun davranabilmek için zihinsel strateji geliştirmeliyiz.”
10:07
YORUMLAR