Vertigo, başka bir hastalığın belirtisi olabiliyor
Her 100 kişiden 3’ünde görülen baş dönmesi “vertigo” olarak sonuçlanıyor. Her yaşta görülmesinin yanı sıra özellikle 40-60 yaşlarındaki sık görülen baş dönmesi vertigo nedeni olabiliyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nazım Korkut, Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BPPV) hakkında bilinmeyenleri anlattı.
02 Aralık 2022 - 20:00
Prof. Dr. Nazım Korkut, vertigonun iç kulaktaki kristallerin yerinden oynamasıyla meydana geldiğini aktararak, bu hastalıkta ilk şiddetli baş dönmesi atağının genellikle sabah yataktan kalkarken başladığını ifade etti. Atakların eğilip kalkma, yukarıya veya aşağıya doğru bakma ya da yatakta bir yandan diğerine dönüldüğünde görüldüğünü ve yaklaşık 15-60 saniye kadar sürdüğünü belirten Prof. Dr. Korkut, şiddetli baş dönmesi atakları nedeniyle araba kullanmanın, makina başında çalışmanın, sportif aktivitelerde bulunmanın, merdiven inip çıkmanın, toplantılara ve sosyal etkinliklere katılmanın ciddi sıkıntılar yaratabildiğini vurguladı. Hastaların korkuları nedeniyle eve kapandığını ve sosyal yaşamdan kopabildiklerini söyleyen Prof. Dr. Korkut, “Güzel haber ise BBPV tablosunda sadece birkaç dakika süren ‘manevra’ tedavisiyle baş dönmesinden kurtulmanın mümkün olması; üstelik genellikle tek seans yeterli oluyor” dedi.
Vertigonun, toplumdaki yaygın inanışın aksine baş dönmesi hastalığı değil, pek çok hastalıkta görülen bir belirti olduğunu açıklayan Prof. Dr. Korkut, baş dönmesinin nedenlerini kabaca, “santral” ve “periferik” kökenli vertigo olarak ikiye ayrıldığını bildirdi. Beyin kanamaları, beyin tümörleri, anevrizmalar, multipl skleroz gibi birçok santral sinir sistemi hastalıklarında görülen vertigonun çok gürültülü ve çok semptomlu bir klinik tablonun belirtilerinden sadece biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Korkut, “Ancak periferik vestibüler sistem hastalıklarında ise vertigo, yani şiddetli baş dönmesi tüm dikkati üzerinde toplayan en önemli belirti olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu. Prof. Dr. Korkut, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“BPPV normal koşullarda iç kulakta dengenin sağlanmasında var olan, fakat bulunması gereken yerin dışına kaçan kalsiyum parçacıklarının neden olduğu mekanik bir hastalık. Utrikül ve sakkül denilen iç kulak bölümlerinden, yarım daire kanalları içine kalsiyum karbonat parçacıklarının (kristallerin) kaçması ve bu parçacıkların serbestçe kanalların içinde dolaşmasıyla ortaya çıkıyor. Bir diğer tablo ise yarım daire kanallarının ‘ampüller kupula’ denilen bölüme bu parçacıkların yapışmasıyla oluşuyor.”
BPPV’ye tedaviyle kesin çözüm sağlanabiliyor
Mekanik bir iç kulak hastalığı olan BPPV’ye tedaviyle kesin çözüm sağlanabildiğini belirten Prof. Dr. Korkut, “Bazen kristaller kendiliğinden yerine dönebilse de genellikle sorunlu kanal veya kanalların saptanarak uygun manevralarla tedavi edilmesi gerekebiliyor. Kanallar içine kaçan kalsiyum kristalleri ‘repozisyon manevraları’ ile olması gereken orijinal konumlarına gönderiliyor, böylece sorun ortadan kalkıyor. Manevra tedavisiyle baş dönmesi sorununun genellikle tek seansta ortadan kalkıyor. BPPV’de baş dönmesinin yüzde 80 gibi oldukça yüksek bir oranından arka kanallar sorumlu oluyor. Bunlara yönelik manevralarla baş dönmesi ilk seansta büyük oranda sona eriyor. Daha az sıklıkta rastlanan yatay kanallara ait BPPV ise daha dirençli seyir izliyor ve repozisyon manevralarını birçok kere tekrarlamak gerekebiliyor” dedi.
Prof. Dr. Nazım Korkut, ifadelerini sonlandırırken uygun manevralara rağmen düzelmeyen Hastalarda ise çok nadiren cerrahi girişime ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Prof. Dr. Korkut, şunları söyledi:
“Cerrahi girişim olarak kanalın tıkanması veya uyarıları beyine taşıyan sinirin kesilmesi gündeme gelebiliyor. Özellikle uzun soluklu, sık tekrarlayan BPPV hastalarında beraberinde migren de bulunabiliyor. Bu durumdaki hasta grubunda repozisyon manevralarının yanı sıra vestibüler migrenin tıbbi tedavisi de uygulanıyor.”
Vertigonun, toplumdaki yaygın inanışın aksine baş dönmesi hastalığı değil, pek çok hastalıkta görülen bir belirti olduğunu açıklayan Prof. Dr. Korkut, baş dönmesinin nedenlerini kabaca, “santral” ve “periferik” kökenli vertigo olarak ikiye ayrıldığını bildirdi. Beyin kanamaları, beyin tümörleri, anevrizmalar, multipl skleroz gibi birçok santral sinir sistemi hastalıklarında görülen vertigonun çok gürültülü ve çok semptomlu bir klinik tablonun belirtilerinden sadece biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Korkut, “Ancak periferik vestibüler sistem hastalıklarında ise vertigo, yani şiddetli baş dönmesi tüm dikkati üzerinde toplayan en önemli belirti olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu. Prof. Dr. Korkut, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“BPPV normal koşullarda iç kulakta dengenin sağlanmasında var olan, fakat bulunması gereken yerin dışına kaçan kalsiyum parçacıklarının neden olduğu mekanik bir hastalık. Utrikül ve sakkül denilen iç kulak bölümlerinden, yarım daire kanalları içine kalsiyum karbonat parçacıklarının (kristallerin) kaçması ve bu parçacıkların serbestçe kanalların içinde dolaşmasıyla ortaya çıkıyor. Bir diğer tablo ise yarım daire kanallarının ‘ampüller kupula’ denilen bölüme bu parçacıkların yapışmasıyla oluşuyor.”
BPPV’ye tedaviyle kesin çözüm sağlanabiliyor
Mekanik bir iç kulak hastalığı olan BPPV’ye tedaviyle kesin çözüm sağlanabildiğini belirten Prof. Dr. Korkut, “Bazen kristaller kendiliğinden yerine dönebilse de genellikle sorunlu kanal veya kanalların saptanarak uygun manevralarla tedavi edilmesi gerekebiliyor. Kanallar içine kaçan kalsiyum kristalleri ‘repozisyon manevraları’ ile olması gereken orijinal konumlarına gönderiliyor, böylece sorun ortadan kalkıyor. Manevra tedavisiyle baş dönmesi sorununun genellikle tek seansta ortadan kalkıyor. BPPV’de baş dönmesinin yüzde 80 gibi oldukça yüksek bir oranından arka kanallar sorumlu oluyor. Bunlara yönelik manevralarla baş dönmesi ilk seansta büyük oranda sona eriyor. Daha az sıklıkta rastlanan yatay kanallara ait BPPV ise daha dirençli seyir izliyor ve repozisyon manevralarını birçok kere tekrarlamak gerekebiliyor” dedi.
Prof. Dr. Nazım Korkut, ifadelerini sonlandırırken uygun manevralara rağmen düzelmeyen Hastalarda ise çok nadiren cerrahi girişime ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Prof. Dr. Korkut, şunları söyledi:
“Cerrahi girişim olarak kanalın tıkanması veya uyarıları beyine taşıyan sinirin kesilmesi gündeme gelebiliyor. Özellikle uzun soluklu, sık tekrarlayan BPPV hastalarında beraberinde migren de bulunabiliyor. Bu durumdaki hasta grubunda repozisyon manevralarının yanı sıra vestibüler migrenin tıbbi tedavisi de uygulanıyor.”
YORUMLAR